Canlıların yaşayabilmesi için su, hava ve toprağa ihtiyacı vardır. Bu üç temel maddenin bilinçli ve sağlıklı kullanılması canlıların geleceğini tayin eder.
Su, çağlar boyunca insan ihtiyaçlarının karşılanması için kullanıldı. İlk çağlarda yerleşim birimleri su kenarlarına kuruldu. Yerleşim birimleri büyüdükçe, suyun taşınması ve kullanılan atık suyun yerleşim alanlarından uzaklaştırılması ihtiyacı oluştu. Bu ihtiyacı karşılamak için su kemerlerinden, içi oyulmus ağaç gövdelerinden günümüze kadar hızla gelişme göstererek tesisat sistemini oluşturdu.
Şehirleşmenin artması ile birlikte, hava kirliliği gündeme geldi. Her yapı biriminde, yakılan ocak ve soba kirliliğin fazlalaşmasına sebep oldu. Buna istinaden ısınmanın merkezileşmesi gerekliliği ısıtma tesisatının gelişmesini sağladı.
Isınma amaçlı kullanılan yakıtların hava kirliliğini artırması, insanları daha ekonomik, doğada bol bulunan ve atık maddesi olmayan doğal gaz kullanımına yöneltmesi, doğal gaz tesisatının doğmasına vesile olmuştur.
Bu tesisat sistemleri, şehirleşme ve endüstrinin gelişmesine paralel olarak, gelişecek, değişmiş ve günümüz ihtiyaçlarını karşılayacak konuma ulaşmıştır.